Hoşgeldin

Hayatımda ilk defa bu kadar güçlü yazma isteği duydum. Bana bu yazma isteği veren duygularıma şükürler olsun. Minicik bir hikayem var paylaşmak istediğim, sonra da büyüdüğünü görmek istediğim..

Liseden sınıf arkadaşım olan ancak yıllardır görmediğim bir bey uzun süren keyifli sohbetlerimizden sonra yaşadığım şehre İstanbul'a geldi. Elinde bir siyah poşetle, ''sen seversin'' dedi. İçinde çivisiyle duvardan sökülmüş annesinin kıymetlisi mum çiçeği.. Çok konuşmalı, çok gezmeli, çok yürümeli ve çok eğlenceli bir gün geçirdik. Beşiktaş'ta kahvaltı, Moda sahilde yürüyüş, Üsküdar, Eminönü, Karaköy, Galata, ve Nevizade'de anason kokulu bir akşam yemeği ile Taksim'de son bulan.. 

Güven veren tanıdık bir yüz karşımda ama bir o kadar tanımadığım.. Sabah erken başlayan ve gece geç biten kısacık bir gün.. Sarılıp bebek gibi uyuyan bu beyden, ketum kalbimin buzlarını eritebilme ihtimalinden korkarak sabahın ilk metrosu ile kaçtım..

Uzun bir sessizliğe gömüldük, sevmeyi bilen bir kalbim yoktu. Sevilmekten ise koşarak uzaklaşıyordum. Hayır şimdi olmazdı..

Evimden uzaklarda uzun seyahatler halindeydim ama geri döndüğümde ölen tek çiçeğim mum çiçeğiydi, dokunduğumda anladım, etli yaprakları uzaktan ölmedim ki dese de.. Zaten biliyordum yaşamazdı, bakamam demiştim zaten. İki metrelik bitkiden 4 yaprak buldum canlı kalan, ve yeni bir saksıya aldım.. 

Tekrar konuşmaya başladık , keyifli sohbetlerle sabahlara kadar sürenlerinden üstelik ve başka bir şehirdeyken , depresyonumun tam ortasında yanıma geldi. Aynı bey tam bir yıl sonra tekrar karşımda, bir yıl önceki benden eser yok. Depresyonun bende vücut bulmuş haliyle karşısındaydım. Yine kısacık huzurlu bir gün geçirdim ama yine gitmesine izin verdim. İzin vermeyip de ne yapacaktım. Kendime bile faydasızdım.

Tamamını ilk defa o gün dinlediğim, ''ben de yoluma giderim'' şarkısıyla sabaha karşı uyudum, ve başka hiçbir şey düşünemez haldeydim. Üstelik benden ümidi kestiğini hissediyordum derinlerde. Sohbet güzeldi de, diğer sohbet ettiğim arkadaşlarımdan farklıydı işte. 

Benimle konuşup konuşmayacağını sorduğumda dedi ki ''şuan konuşmak iyi değil tamam belli, ilerde de birşey değişmeyecek ama sen önce kendini topla gerisi halledilir''.. ''Bu cümleyi duvara asarım'' dedim ancak çoktan kazınmıştı kalbime..

Çok geçmeden onunla aynı yolda yürüyebileceğime karar vermiştim ve mum çiçeğine diktim gözlerimi, aylardır tek bir kıpırtı bile yoktu. Konu çiçeklerden açıldığında itiraf ettim öldüğünü ''olsun yenisini getiririm'' dedi. ''Getirmeyeceksin'' dedim. Çok yakında bir yerinden kıpırdayacak. Çünkü biliyordum sevgisi içime düştüğü günden beri o sevgiyle baktım mum çiçeğime. 

Ertesi sabah gözümü açar açmaz çiçeğimin yanına gittim. İki yeni minik yaprağı ile benden önce uyanmıştı bile. Meğer aylardır koca saksıda kök salmış önce toprağına.

Anladım ki; onun varlığından haberdar ama sevgisinden bir haber yaşadığımı düşünürken ve bu aşk ne alaka şuan diye şaşırırken bulsam da kendimi, mum çiçeğimin toprağa saldığı kök gibi sevgisi kök salmaktaymış gönlüme..

İyi ki dedirtenim, hoşgeldin..
❤🌼


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder