Tamamlanamayan 21 (Gün)lük

 Merhaba.

Bir yerde günlük yazmanın önemi hakkında bir yazı okudum. Düşündüm de (yine) durup geriye baktığım zaman hep keşke yazsaydım dedim. Bi'yerlerde bulduğum küçük notlarla hep mutlu oldum. Bir anının zihnim ile kalem arasında kalan kadrajına sığmış kısmı, eski bir fotoğraf albümüne bakmak gibi. Bu yüzden hiçbir zaman düzenli olarak yapmayı denemediğim yazma işine biraz zaman ayırma en azından 21 gün boyunca aralıksız yazma kadarı aldım. 

Bugün 21 günlük yazma hedefimin birinci günü. Ortaya neler çıkacağını merak etmiyor değilim. Ve şimdiye mükemmel yazmayacağımı bildiğim için geri adımlar attığım için kendime bir hatırlatma ile başlamak istiyorum birinci yazma gününe. Mükemmel değilim. Mükemmel olmak zorunda değilim. Yeterliyim. Yeteri kadarım. Teşekkürler, saygılar:) 

Şuanda bu satırları gecenin 3:00'ünde, Japonya'da bir odalı evimde yazıyorum. 1 odaya yatak odasını, oturma odasını, çalışma odasını, çamaşır kurutma odasını, giyinme odasını ve yemek odasını sığdırdık. 😜 Üstelik camın önünde minder serili bir oturma alanımız bile var. Bu camdan canlı yayın tam ay tutulmasını, kardan adam yapanları, yağmuru izleyebiliyoruz. Ahşap, eski, esasında bir kişilik bir ev(cik). Sevgili kocam çalışma odasında, ben yatak odasında uyku öncesi aldığım bu kararı gerçekleştirmeye yönelik adımımı atıyorum. 

Japonya'da geleli henüz 1 yıl oldu. Geçen sene bu zamanlarda 15 günlük otel karantinasının 6. günündeydim. Zaman çok hızlı geçti. Bu bilindik ve geçmişe bakınca herkesin hissettiği birşey ama sanki bu 1 yıl sadece çok hızlı geçmedi, aynı zamanda hemen hergün günler 12 saate mi düşürüldü hissi verdi. Eminim ki sebebi hatta belki sebepleri vardır. Biri birazdan gün doğumu olacak olması sanırım. Tabi bir o kadar da erken batıyor güneş, akşam 4:00 civarı gün bitmiş gibi hissettiriyor. 

Bugün diyeceklerim bu kadar.

Sevgiler



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder